Selam 9 - İlahlaşma Güdüsü ( 2 ) Ucub

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 10 Nis 2014 0 yorum
Önceki Yazı : Selam 9 - İlahlasma Güdüsü - 1
İnsanın “ilahlaşma eğilim”inin terbiye edilmesi gerektiğinden, ilahlaşma güdüsünün terbiye edilmediği, insana edep verilmediği durumda ortaya çıkan varlığın “ben” diyen Şeytani bir figür olacağından ve son dönem Kadiri meşayihından (büyüklerinden) Şemseddin Yeşil Efendinin Nefs-i Emmare’yi (ilahlaşma güdüsünü) 7 başlı ejderhaya benzettiğinden söz etmiştik.

Ejderhanın yedi başı “hırs, tamah, kibir, riya, buğz, adavet ve ucub.”

 Bize bahsedilen bu 7 beladan 5’ine aşina olmakla birlikte (Ne kadar aşina isek !) 2 tanesi (ucub ve adavet) zihin haritalarımızda hiç yer almıyor.



“Kanaat”ten girelim konuya.

Yaşı ellilerin üzerindekilerin rahatlıkla kullandığı “Kanaat” kelimesini, bizim kuşağımız nadiren kullanılırken, genç neslin ağzından hiç duyulmuyor. Bu süreç devam ederse 2 nesil sonra toplum, “kanaat” kelimesine, bizim “ucub” ve ”adavet“ kelimelerine baktığımız gibi bakacak ona tamamen yabancılaşacaktır. Burada mesele kanaat kelimesinin unutulması değildir. “Kanaat etme” mantığının, kanaat erdeminin unutulmasıdır. Mevcut zamanlar kanaat etmeyi övülen bir fiil olarak görmeyip hayattan dışladığı için kanaat kelimesini kullanmaya da ihtiyaç duymaz. Tüketim kışkırtılarak, gösterişin erdem olarak sunulduğu kapitalist/paratapar toplumda “kanaat etmek” yetisi/mantığı aşağılanıp unutulur.

Demek ki, öncelikle Kur’ani birer terim/anlam olan “ucub” ve “adavet” kelimelerini unutmadık, bu kelimelerin taşıdığı anlamı/mantığı terk ettik.

Bu kelimelerin anlamlarını açıp meseleyi sarihleştirmeye (açıklamaya) çalışalım.

“Ucub” kişinin amelini beğenmesi, amelini/işini/çabasını kıymetli görüp ona güvenmesidir. Kişinin yapmış olduğu iş, amel, ibadet, hal, tavır veya mensup olduğu cemaat, grup, millet, düşünce üzerinden kendini seçkin, Allah katında makbul hissetmesidir.

Bu haramdır.

Şeytan’ın “Ben daha hayırlıyım. Çünkü ateştenim, onlar ise pis çamurdan.”[i] Demesidir.

Kişinin kendini hayırlı/değerli ilan etmesi, diğerlerini hayırsız/değersiz ilan etmesi ile aynı şeydir. İnsan, HAK’kı elinde tuttuğunu, doğrunun/hakkın temsilcisi olduğunu düşündüğü anda, bu konuma layık görmediği diğerleri için zulüm üreten bir mekanizmaya dönüşüyor. İşte bu hal Şeytanlaşma halidir.

Allah adına rakiplerin kafir, münafık, müşrik, mürted denilerek tekfir edilmesi, tekfir edilenleri aşağılamaktan öte tekfir edeni Allah’ın temsilcisi/hizmetkarı konumuna yükselterek yüceltme işlevini görür.

Ayeti kerimede “Siz Allah’a yardım edemezsiniz, O’nun size ihtiyacı yoktur. O sameddir.”[ii] Denilmesi kendini Allah’ın hizmetkarı sayıp, Allah’ı borç altına sokan, gerçekte ise sadece kendini yücelten mantığın boynunu kırmak için yapılan bir hamledir.

Nasr Suresinde “sana bir fetih, başarı, kazanç verildiğinde Allah’a (cc) tövbe ve istiğfar et” denilmesi, yine Al-i İmran suresi 17. Ayette olduğu gibi güzel amellerin art arda sayılıp sonra müminin tövbe ve istiğfara davet edilmesi, yaptığı ameli beğenerek kendisini yüceltmeye giden bir ruh hastalığına karşı tedbir olarak düşünülebilir. Ancak ne yazık ki; kurulan her cemaatin ya da yapının veya bireyin kendisini diğerlerinden iyi, üstün, kurtulmuş, doğru yolun yolcusu, fırka-i naciye görüyor, kendini kurtuluşun elçisi olarak telakki ediyor olması bu hastalığın artık ne kadar yaygın ve normal karşılanıyor olduğuna delil sayılabilir.

Kişinin halini, işini, amelini, kelimelerini beğenip, kendini/grubunu/cemaatini kurtulmuş ilan etmesinin bir hastalık, bir arıza, bir problem olduğunu fark edebilecek terbiyeden geçmediğimiz için yüce olanın Ekber, Ehad olanın, övülmeye layık olanın sadece Allah olduğu ifadesini anlamakta zorlanıyoruz. İdeoloji kaynaklı bakış açımız, ayetlerde geçen “Allah’u Ekber (büyük olan Allah’tır) , Kul huvallâhu ehad(ehadun) (Allah tektir.) gibi ifadeleri, güç ve iktidar üzerinden düşünürken, bireysel boyuttaki ilahlaşma güdüsüne yapılan vurguyu hissedemiyor. Bireye edep veremiyor.

Bedir Savaşından sonra inen ayetlerde “Sen öldürmedin, sen atmadın, sen kazanmadın. Allah, Allahtı sana bunları veren. Eğer övünmeye layık biri varsa, sen veya siz değilsiniz. Allahtır.”[iii] Deniliyor olması kişinin kendini, amelini yücelterek diğerlerinden kendini ayırmasının, tanrılaşmasının önüne geçmek içindir, düşüncesindeyim.

Neml Suresinde; Lut kavmi anlatılırken “..yaptıklarınıza, övündüğünüz şeylere bir bakın. Bunlar Allah’ın yaptıkları ile karşılaştırılabilecek şeyler mi? Sizler bir otu var edemezken, O ormanları ve tüm eko sistemi devam ettiren süreci yaratır ve besler. Ama siz “kendinizi” övmeyi tercih ediyorsunuz. İnsanların, Allah’ın yaptıkları dururken, sizin yaptıklarınızı görmesini arzu ediyorsunuz.” derken bu hal eleştirilir. Ancak Kur’an’a yaklaşırken etkilendiğimiz dil, bu tür ayetleri müşrikleri anlatıyor zehabıyla ihmal ederek, ayetlerin Müslümanları terbiye eden/edep veren fonksiyonunu işlevsiz kılar.

Sonuç Allah rızası ile kendi rızasını birbirine karıştırmış, kendi dilini, fikrini, düşüncesini Allah’ın fikri zan eden, kendi ekonomik, psikolojik, sosyolojik tatmin araçlarını Allah’ın razı olduğu ameller olarak sunan, Allah’ın yüceltilmesi adı altında kendini/hizbini yücelten hastalıklı bir mümin tipinin var olmasıdır. 

Edep kendini kıymetli görmekten, Allah dururken kendini, yüceltmekten sakınmaktır.

Adavet;

Şuara Suresinde Hz Lut’un (sav) kavminin yok edilişi anlatılırken, helakın gerekçesi olarak homoseksüel ilişki biçimleri gösterilmez. Helak ediliş sebebi “Adavet”tir.

Allah izin verirse devam edeceğiz..

Ahmet H. Çakıcı
Sonraki Yazı : Selam 9- İlahlasma Gudusu - 3 - Adavet.html



[i]  Araf 12  “Tanrı, sana emrettiğim zaman neden secde etmekten çekindin, seni meneden sebep neydi dedi. O, ben ondan daha hayırlıyım dedi, beni ateşten halkettin, onu balçıktan yarattın.”
[ii] İhlas Suresi 1. ayet
[iii] Enfal  Suresi 17 “Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü ve attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı ve böylece de kendi katından, inananlara güzel bir nîmet vermek, onları denemek istedi. Şüphe yok ki Allah her şeyi duyar, bilir.”

Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın

0 yorum:

Yorum Gönder